Freitag, 29. April 2011

bosluk boyutundaki esitlik



sanirim algi degismedikce kadin adina cikan hicbir yasa kadinin toplumdaki yerini degistiremez. kadinlarin kendilerini 'bilincli' bir sekilde ayni kadin düsmanligi yapan mantikta algilamalari, bu oyunu ataerkil zihniyetle paylasmalari, bu kendine olan zulümleri aslinda öznenin Lacan'ninda dedigi gibi ne kadar bos bir kap oldugunu göstermekte. bu bos bir kap olusu iste onu diger öznelerle esit kiliyor gibi. bos bir kap burda akil etkisi altinda durmayan bos bir sey olarak ele almiyor. daha cok bu boslugun üstüne iste belirli anlamlar yükleniyor ve bu anlamlar dahilinde özne öznelesiyor. bu boslukta esit olma durumu üzerinden acaba bir esit olma kavrami kazanilabilinir mi? sanirim kazanilabilinir. ama iste yasam sürecleri boyunca o kap dolmaya basladikca o esitlik yitiriliyor, kadina - özellikle doguda - pek haysiyetli kavramlar yüklenmiyor, garip bir gelisim geciriyor, bu garip gelisimi savunmaya baslayan basi kapali kadinlar cikabiliyor karsimiza. iktidar Foucault'unda dedigi gibi ne kadar 'inciden dügümler atiyor'. o bos kabin dolmasiyla esitligini kaybeden kadin demekki verilen anlamlar kapsaminda öznelesiyor, yani kadin algisi boyutunda degisiyor. o anlamda algi degismedikce kavramlar degisse bile bir esitlik saglanamiycak diye düsünüyorum..

 

1 Kommentar:

  1. Konuyla ilgili en akılcı, hem kapitalist hem de "kadın" olmayı başaran çözüm önerisi Ayn Rand'dan geliyor. İncelemenizi tavsiye ederim.
    ( http://www.c-spanvideo.org/program/170069-1 )

    AntwortenLöschen