Mittwoch, 13. April 2011

irklar bilimi: etnoloji

bütün iyi niyetimle sunu söyleyebilirim ki avrupalilarin sosyal zekasindan süphe duyuyorum. pek gelismedigini düsünmekteyim. ne kadar analitik bir zeka seviyesine sahip olsalarda bunu oturtabilcekleri bir sosyal zeka orantili olarak gelismemis. bu tür seyleri söylemekten her zaman geri cekinmisimdir, yani bu tür seyleri düsünmek istememisimdir, sonucta bu tür düsünceler hep sahibine zarar verir. bir de bu bati-dogu dualizmine her zaman karsi ciktim, her iki tarafin kendilerini begenmesine, ötekilestirmesine, bu tipik düsünce sekillerinin tuzagina düsmemeye calismisimdir.

bir kültürün hem bu kadar gelismis hemde bu kadar gerici olabilme strüktürü, mantigi, ihtimali var midir acaba. müzikte, resimde, matematikte ve bir cok seyde bu kadara gelismis bir kültür insan iliskilerinde niye bu kadar yabanci, niye bu kadar barbar acaba?

'etnoloji' diye bir bilim dalini ancak almanlar uydurabilirdi (almanlarin bu kimlik problemlerini bir baska yazimda ele almistim M. Frank'in bakisiyla beraber). 19. yüzyilin baslarinda uydurulan bu dalin önceki ismi 'halklar bilimi' (Völkerkunde), amac avrupa disinda yasayan ve yazi kültürüne sahip olmayan, onlarin deyimiyle 'medeniyete sahip olmayan' etnik halklari arastirmak. ama ilk hali 'irklar bilimi'-dir. mesela nasyonal sosyalizim de bir sürü Nazi misyonerlik amacli dünyanin dört bir yanina (yani sadece almanlari ve yahudileri degil) dalip, ölcmedikleri kafa tasi kalmamistir. ama sorun burda yatmiyor. daha cok nasil bir kültüre sahipsin ki irk bilimi adi altinda kalkip tanimadigin ve bir cok istenmedigin etnik gruplarin arasina girip, onlarin vücut ölcülerini alirsin, onlari tehlikeli yolculuklara ikna edip sefer de ölmelerine sebep olursun, kadinlariyla yatip cocuklarina sahip cikmazsin, yerlileri asagilayip onlari yemek yerken, dans ederken, sex yaparken izleyip, resmini cizip, kameraya cekip iyi bir halt isledigini sanirsin. ve bütün bunlari yaparken bilim adina diye gururlanip insan haysiyetiyle oynarsin. ayni asagilik davranisi 60 ile 70'li yillarda (bildigim kadar) almanya ve avusturya'ya göc eden 'yabanci' (türkler ve yugoslavlar) iscilere yaptilar.

dolayisiyla yahudi katliamini bir psikopata bagliyamayiz, hitler baskalarinin kuklasiydi diye düsünüyorum, hitler buna hazir olan bir almanya'nin, bir avusturya'nin (ve belki bir cok baska avrupa sehirlerinin) kuklasiydi, en önemlisi buna hazir olan bir kültürün maddelesmis, gerceklesmis, surat kazanmis, adlandirilmis bir kavramin, zamanla olgunlasan bir fikrin, bir olusumun sonucuydu Hitler.  Tabi ki sebepleri ayni zamanda ekonomik, ama sadece ekonomik degil. Baska bir kültürde imkani olamayacak bir sey gerceklesti yahudi katliaminda.
Gittigi bir yere cay istemeye, agir laf etmeye cekinen baska bir kültürde böyle bir katliam söz konusu olabilir miydi acaba, acikcasi sanmiyorum, nasil her sözün, her düsüncenin, her davranisin ve her seyin olma kosulu varsa, bu tür fenomenlerin de bir olabilme kosulu var.
ayrica olay herhangi birisinin yapabilecegi ya da yaptigi siddet degil, zaten siddetin en igrenc suratlarini nerdeyse her savas ta görebilirisiz. sonra kültür akil disi bir olgu degildir ki, ikisi de birbirini etkiler, dolayisiyla zeka tasimayan bir davranis bize ters gelir, nasil kültürden gecmeyen bir akil ham geliyorsa. zekanin pratikle bulusmadigi her an bir celiski, bir izdiraptir. analitik zeka sosyal zekaya orantili bir sekilde oturmak zorundadir. yoksa böyle feci sonuclar ortaya cikabilir.

1 Kommentar:

  1. http://halilektem.blogspot.com/search?updated-max=2011-04-11T12%3A00%3A00%2B03%3A00&max-results=1 tam da bu konuda bri yazım var. Varlık bilim ve felsefi açıdan incelemesini yapan...Farklı yaklaşımlar olsa da aramızda sonuç aynı noktaya çıkıyor.

    AntwortenLöschen