Freitag, 27. August 2010

insan hali

bazen icinden cikamadigim haller var - der insan, evet insan arada bir icinden cikamadigi hallere düser, onu hayata yabancilastiran, hatta kendisine yabancilastiran 'halleri' onu derbeder eder. Ayni zamanda mutlu oldugu halleride vardir insanin, ya da hic bir kavrama sigidiramadigi halleri. Ve genelde hal zaman sürecinde kestigimiz bir noktadan cok bir sürec, ya da hala olmakta olan bir durumun adi. durumun bir sifata yerlestirmeye calismayan, bölüp kategorize etmeyen, durumu bütünlügüyle ele alamaya calisan bir kavram denilebilir.kendimize herseyi nesnelestirmeye calistigimiz dünyada, herkesin az cok bilimsel mantikta düsündügü dünyada özne, nesne, nesnellik, nesnelestirme, sonuc gibi kategoriler cok önem ifade ediyor.
bu yaziyi o unutulmus, ici bosaltimis kavramin hatrina yaziyorum, belki tekrar bir kariyer yasayabilir dillemizde, bilincimizde ve dünya ile olan iliskimizde. bu unutulmaya mahkum edilmis kavram: hal (almancasi Zustand). 
en son sufizmin geleneginde gözüme carpti bu kategori, ve orda anlatilmasi güc olan bir durumu anlatirken kullanilan bir kavram oldugu dikkatimi cekti. Bu hal dedikleri sey aciklanamazmiydi? muhtemelen aciklanabilirdi bir iki sifat ile, ama bu durum sanirim sufilerin dile olan kuskulariyla aciklanabilir. Ama nasil Hegel icin özne töz olmakla beraber töz de özne ise, ayni sekilde sufizmde özne sifatiyla örtüsüyor, yani birini digerinden ayirt edemiyoruz. özellikle vahdet-i vucüt felsefesinde özne dünya ile örtüsüyor, yani toprak ile, su ile vs.. örtüsüyor derken birbirinden ayirt edilemiyor anlaminda kullandim. Belki bu yüzden insandan ve dünyada bahsederken hal kavramini kullaniyorlar, benim bu kavrami bir kategori olarak ele almamin sebebi bir kavramdan cok bir düsünce bicimi olarak orda karsima ciktigi icin, ve belki herseyi atom parcalarina ayirt eden cartezyan düsünceye karsi kafa tutarken kullanilabilcek bir kategori olusu.


Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen