Samstag, 27. August 2011

sevismenin bilincteki kalite farki

sevisme eylemi kendisini sanki aklin tavsiye etmedigi insan üzerinden gerceklestirmek istiyor. bütün sevismediklerimizle sevismis olsaydik, yine ayni yola cikicakti. 'hakkimiz'/ 'dogru olan' oldugunu düsündügümüz insanlarla sevistigimizde yukardaki bahsedilen sevisme eyleminin bilinc farki ortaya cikiyor, bu bilinc farki da sevisme eyleminin bilincteki kalite algisi. (kalite algisi burda genel anlamda kullanilan kaliteden cok iki ayri olguyu birbirinden ayirt eden kriter olarak geciyor). o yüzden zaten sevisme arzusu bu anlamda ikiye ayriliyor, biri iste o fazla zorlanmadan olan sevisme arzusu digeride o dayanilmaz, karsi durmasi zor olan sevisme arzusu diyelim. cünkü bu sonuncusu kendisi icin yasak olanla sevismeyi barindiriyor, bu durumda aslinda karsi tarafin cekiciliginden cok, tamda bu eylemi bu sekilde gerceklestirmek asil cekici olan sanki, yani o yasagi ezip gecmek. belki bir bilincalti motoru, belki insanin en büyük kör noktalarindan bir tanesi, ya da bu yasak arzu iliskisinde insanin zayifligi, insanin bu sekilde kondisyonlanmis olmasi böyle garip bir azusuyu ateslendiriyorda olabilir. Iste bu tür durumlarda (ve tabi sadece bu türlerinde degil) biraz Freud bilmek önemli.


1 Kommentar:

  1. Katılmıyorum Hocam.
    Sevişmek sevmekten koptuğundan belki öyle düşünülebilir. Kopararak düşünmesek bile zamanımızın bakışından bakma durumunda kalabiliyoruz.
    Sevişmek bir üzerine titreme, üzerine eğilme, kapanma da.
    Sevişme aktından ibaret görülürmemesi geretiği kanaatindeyim sevişme denilen alışverişin, interaksiyonun.
    Söyleşme, koklaşma, meleşme, ihtimam içinde bir süreç bu söz konusu edilen.

    Sevdiği ile birlikte değilse insan, sevişme bir ihtiyaç çeşidi olarak algılanıyorsa, ki bir anlamıyla doğrudur da, sevişmenin sevişme aktına indirgenmişliğinden daha kolay söz edebiliriz.

    Sevginin, ben, karşıdakine tamamen bağlı olmadığını, karşıdakinin preferanslarına indirgenerek düşünülemeyeceğini de düşünüyorum. Bu ayrı bir konu.

    Diğer bir konu ihtiyaçların sosyalizasyonu sorunu. Agnes Hellerin ihtiyaç kavramı üzerine tartışması bu alana da çekilebilir gerekirse. Burasını da boş bırakıyorum.

    Cinselliğin teknik olarak düşünülmesi ile tekniğe indirgenmesi farklı şeyler olsa da, batı ve doğudaki kaynakların da üzerinde düşünerek, cinselliğin insanın oluş çabasından kolay koparılabildiğine dikkat çekmek istiyorum.

    İçgüdü, güdü üzerinden çoğu kavramı sorunlaştırabiliriz. Sorunlaştırmalarımız, insanın aklıyla gerçekliğe tahakkümünü engellemek içindir çoğu kez.

    Uzatmayayım. Sizi tekrar görmek güzel bir şey. Yine itirazla başladım. Uzatmayayım Hocam.

    Bir ricam var:Foucault&.. daki notumu da silmenizi rica etmiştim, silineceği için yazdıklarımın biraz ukalaca kaçmasını göze almıştım:) Bir bakıverirseniz sevinirim. Blog adını içeren not:)

    Başarı dileklerimle.

    Saygılar.

    AntwortenLöschen