yabancilasmanin kosulu kendini bilme, bulmadir -demistik. eger diyalektik hegelin diyalektigi gibi bir diyalektik anlayisi ise o zaman insan sürekli kendini bulma ve yeniden yitirme icerisinde olmasi lazim sonucuna ciktim. bu bir cikarim, Hegel'i birgün bastan asagi anlayana kadar -diyelim. gecenler Hegel'deki "Ich" und "Nicht-Ich" yani "Ben" ve "Ben-olmayan" paragrafina baktim yeniden, "Ben" "Ben-olmayan" ile hep bir iliski icerisinde diye yaziyor, kendisine kendisini ancak objelestirerek, yabancilastirarak bakabilir, mesela iki gün önceki Ben ve simdiki Ben, bu ayrim tabi ki bir bütün icerisinde, yani her zaman coktan sentezlesmis, burdaki sentez bir sürec sonucunda yani bakis, bakista ki ayrim sonucunda olmuyor, özne her zaman coktan bir senteze ugramis olarak kendini kendine nesnelestirip bakabiliyor. bu düsüncelerin benim yabancilasma ile olan düsüncelerimle yakindan bir alakasi yok, ama ayni mantik icinde. Hegel özne o kendi-olmayanla daireyi cizip tekrar kendine gelir diyor, gelmez ise kendini kaybetmis, yani belki artik cildirmistir diyor, cünkü kendini kendisiyle kimliklestiremiyor. korkunc bi düsünce, neyse. (ama unutmamak gerekir ki bu Hegel deki kendini bulan Ben hem ayni hem baska bir Ben, yani degismis ama yinede ayni Ben). benim söylemeye calistigim sey de bu zaten, eger bir yabancilasma söz konusu ise öznenin kendini buldugu, ya da bi aralar bulmus oldugu kosulu yapiliyordur orda. eger bunu duragan düsünürsek bir zamanlar kendini buldugu halde yitirmis oldugu bir özneden yola cikariz, ama eger diyalektik düsünürsek özne hep kendini bulma ve kaybetme halinde, özne sürekli bir Ben ve Ben-olmayan hali icinde. o zaman bu mesela piskoz yasayanlar icinde gecerli olmasi gerekir, piskoz insanin sadece bir hali, bir anlik hali olmasi gerekir. belki kendine yabancilasan en belirgin hali, ve bir diyalektik icinde özne kendisini yine bulabilir. ? Zizek Lacan'daki piskoz anlayisina göre gerceklige (Real) en yakin olan öznenin piskoz yasayan özne oldugunu yaziyor, bu mantiga göre piskoz geciren özne belki en devrimci özne olmasi gerekir, cünki bu gerceklik oyununu (sembolik düzeni) kirip baska bir gerceklik algisi yasayip artik sembolik düzen ve Real olan arasinda duruyor 'piskoz sonrasi'. artik her ikisine bir yabanci, ya da her ikisinin kurgusuna dahil. belki psikozu positif bir okumadan gecirmek lazim, kimin neye yakin oldugundan cok insanin insan hallerine olan algisini, dolayisiyla insan-dünya iliskisini daha iyi kavrayabilmek icin..
okul bitti, eski yazilarima bakiyorum, ne kadar cokbilmislik var, yazdigim tez, ugrastigim konular su son bir senede beni cok belirledi, eski yazilarimda göremediklerimi görebiliyor gibiyim, insanin kendine olan yabancilasmasini iyi kavrayamamisim mesela, sebep daha cok toplumsal kosullarda ama dogru bir yere oturtamamisim, evet belki cok fazla idealistlik yapmisim, bu kendine-yabancilasma mevzusu beni cok uzun zamandan beri mesgul eden bir konu, üzerine düsündügüm zaman var saydigi kosulu aklima geliyor, yani kendine yabancilasman icin kendini önceden taniman, kendinle bir olman gerekiyor, ne zaman kendiyle birdi insan yabancilasmadan önce acaba, yani kimligi ne zaman kendisiyle örtüstü ki, evet tarihsel bakmak lazim olaya biraz, ayni zamanda cok aci veren bir durum, bir toplumun tamamen yabancilasmis bir sekilde yasamasi, ömrünü böyle gecirmesi su kisacik hayatlarinda, agir bir durum. sanki yaptigimiz hersey bu yabancilasmayi bastirmak, görmezden gelmek, sürekli alkol icmek gibi, cok yogun bir siziyi bastirmak, yeni insanlar aramak etrafimizda, baska meselelere yogunlasmak, bagimliklar bulup "yasamak", sanki gercekten hersey bu yabancilasmayi susmak, yenmek, üstesinden gelmeye calismak, yalanlamak, bir sekilde kendinlik hissetmek, ama ne zaman kaybedildi, ya da hic var oldumu bütün saglamligiyla, bütün özüyle, bütün kendiligindenligiyle bu ben, neyse. cok trajik, ama ugrasmaktayim.
Donnerstag, 12. Juli 2012
"Im Philosophieren gibts nichts zum Vorstellen.
Hier und da ein Bild."
(Aus Hegels Wastebook)
Mittwoch, 11. Juli 2012
eger doga varolanin aynasi ise o zaman uzaydaki kara delikler insanin icindeki hicligin göstergesi, ne kadar derine inerse o kadar derin bir kara delik ile karsi karsiya, bir o kadar korkutucu, o kadar kaygan ve sanki bir o kadar anlamli o hiclik.